26 Mart 2010 Cuma

Bahar gelmiş belli oluyor:

Havalar arasıra kapalı gitse de artık bahar geldi ve onun gereği oluyor.
Yaklaşık bir aydır arasıra, uygun havalarda arılara baktım, gelişmeleri olması gereken gibi sürüyor.


Bu en güçlü kovanlarımdan birisi. Genç ana arı olunca bir belli oluyor.
Temmuz ayında hasattan önce böldüğüm kovanlardan birisi, ana arı yalnızca kışa girerken yumurtladı ve yıpranmadı.
Kışa girerken üç çerçeveyle sıkıştırdım.
Havalar düzelmeye başlarken besleme yaptım, beslemeyi az az yaptığım koyu şerbet ve biraz pudra şekeri bu duruma geldi.
Yavrulu beş çerçeve var birde bugün yumurtlanmış çerçeveyle altı çerçeve olmuş.
İçinde iki ballı birde boş çerçeve var.

Bu da güçlü kovanlarımdan bunu geçen yazımda da yazmıştım durmadan yukarıya doğru petek örüyor.
Arısı da farklı daha küçük ve gri kuşak çizgili.


Bu arı da kıştan çıktığına inanamıyor, hala kış düzenini sürdürüyor, aynı çerçeve üzerinde bir birine yakın hem yavru,hem çiçek tozu bulunuyor, hala yavru alanını genişletmemiş.

Hava sıcaklıkları yüksek olunca bir günde bu çerçevenin yarısına ana arı yumurta atmış.

Sarıca arılar görünmeye başladılar, bende onların hatırlarını sordum.

Uzun zamandan beri açan bodur ballı babalar daha yoğun açar oldular.

Bahar gelince en erken çiçek açanlardan birisi de erik ağaçlarıdır.

Arılığımın arkasındaki kavak ağacı da çiçek açmış.

On gün kadar önce gezerken bir kanalo tarlasını görüntüledim.

Bahar eve de geldi saksı çiçeklerinden birisi güzel çiçek açmış.

12 Mart 2010 Cuma

12 - 03 - 2010 Cuma arıları besledim:

İki haftaya yakındır tam bir kış havası sürdü. sürekli yağmur ve arkasından da soğuklar olunca arılar dışarıya çıkamadılar.
Asıl sıkıntı güçlü kovanların böyle durumlarda ölebilecek olmaları düşüncesiyle beslemeyi düşündüm.

















Bu gün biraz hava yumuşar gibi oldu yeterli sıcak olmasada, naylon torbalara 1 kg kadar şerbet koydum doğru arıların yanına gittim.
Biraz eski günlere döndüm torbayla şerbet verdim.















Torbaları alttan ince dikiş iğnesiyle 2 veya 3 delik deldim.















Şerbet torbasının delikli yerini çerçevelerin üzerine gelecek şekilde koydum.
Arıların az uçuş yaptıkları zamanlarda yarı salkım durumu olduğundan, şerbet alımını kolaylaştırmak için salkım olabilecek yerin üzerine koydum















Bir hafta önce uygun bir an yakalamıştım.
Geçen yıldan kalma taşlaşmış pudra şekeri vardı, onu kırıp kovan içine çerçeve üzerine koymuştum.

Bazı kovanlar pudra şekerini bitirmişler bazılarıda kemirmeyi sürdürüyorlar.















Şerbet verdikten sonra arılar daha çok dışarıya çıktılar.

Birde geçen hafta yaptığım varrao ilaçlamasını bu hafta yeniden yaptım.


















Besleme ve ilaçlama işi bittikten ellerimi ve arıcı aletlerini çamaşır sodalı suyla yıkadım.
Bakım işlemi yaparken 5 - 6 kovanda bir ellerimi ve arıcı aletlerini bu suyla yıkıyorum.















Çamaşır sodalı su ellerimi iyi temizliyor, hatta propolisleri bile çıkarıyor.

10 Mart 2010 Çarşamba

Tarihten parçalar:

Üç ay önce yıkılacak evden eşyaları taşımıştım.
Bu gün onları biraz karıştırdım. Daha önce koyduğum kutuları buldum.
Bunların birisi Arıcılıkta ilk göz ağrım pratik arıcılık kitabı; 1959 yılında ikinci basımı olan bu kitabı eski kitap satan yerden almıştım. yazarı Dr. Mehmet Hemşinlioğlu pek duyulmuş bir kitap değil ama içinde güzel bilgiler var

Kitabı defalarca okuduğum için epeyce yıpranmış

Kitabım birinci yaprağı aynı kapaktaki bilgileri içeriyor.

Bir yaprağını açtım. Kitabın yazıldığı yıllardaki
kovan sayısı ve arı ürünlerini belirtmiş.
Buna göre örnek 1949 yılında 984 bin eski tip, 40 bin yeni tip kovan varmış.
Üretilen bal 5226 kg, balmumu ise 575 kg mış.
Birde bugünkü sayısal değerlerle karşılaştıralım.

Başka bir sayfayı açtım; arı ailesi bireylerini anlatıyordu.

Sandıklardan çıkan başka bir şey tıbbi bir araç 150 yıllıktan fazla olduğunu tahmin ediyorum.
Bardak çekme veya şişe çekme denilen olayda kullanılan özel bardaklar ve o anda temizlik için suyu koymak için sürahi.
Üşütme ve soğuk alğınlığında sırta bu bardaklar özel şekilde yapıştırılıyor veya romatizma olan yerlerede yapıştırılıyor.


Bu bardakların dibi yuvarlak yapılmış açık olarak konulamıyor.
Kullanırken içine ispirtolu pamuk yakılıp konuluyor. sonra sırta yapıştırılıyor.
kapalı yerde oksigensiz ortamda ateş yanmadığından sönüyor, sönme oluncaya kadar deri içindeki sıvıyı yani teri emiyor iyileştirme oluyor.

Yine dikkatimi çeken eskiden kullanılmış şeker çuvalları.Bunların üzerindeki bilgileri okumaya çalıştım.
Çuvallar kalın pamuklu bezden yapıldığından şeker bittikten sonra evde başka amaçlı da kullanılabiliyormuş.


Başka etketli bir çuval daha;
Dikkatimi çeken çuvalların üzerinde hep 75 kg yazısı var, demekki eskiden insanlar daha güçlüymüş.


Burada herhalde 70 li yıllar civarında olsa gerek çünkü TS standart numarasıda var.


Bugün ise Şeker çuvalları bildiğimiz gibi 50 kglık. Ayrıca üretildiği fabrika numarası var

Kristal şeker çuvalda satılırken kesme şekerde sandıklarda satılırmış.
İşin arıcıyı ilgilendiren bir yönü o tarihlerde yeni tip kovan yerine çok kullanılır olması.
İç ölçüleri 40 x 64 cm yüksekliği 30 cm olan bu sandığın dar yüzünden uçma deliği açıp 10 adet çerçeve konulur arkadaki boşluğa da arıların kendilerinin petek örüp bal doldurması için ayrılırmış.

7 Mart 2010 Pazar

Başkanımız:

Perşembe günü il merkezine gittim.
Arıcılıkla ilgi bazı malzemeler almak istedim.
Bu arada başkan yoktu biraz sonra geldi.














Tekirdağ İli Arı Yetiştiriciler Birliği Başkanı Sayın Şakir Ada'yı Bir ara telefonla konuşurken yakaladım tamam resmini çektim dedim.
Şakir Bey'in asıl mesleği gıda mühendisliği ve arıclıkla ve balın yapısıyla ilgili araştırmaları da varmış.
Toros Dağları ballı bitkileri ve balları konusunda yıllar öncebir projeyle bu işe başlamış.
Yağ çıkarılan yedi veren kekiği ve karabaş otu balı konusunda araştırmaları varmış.















Konudan konuya geçtik; sıra kanola balına geldi. Tanıtmak amacıyla bazı kanalo ballarını getirmiş,isteyene tattırıyor.
Kanola balı çok güzel kremalaşmış, önümüzdeki yıllarda ülke genelinde yeni bir arıcılık ürünü olan bal kremasının satışa sunulacağını söyledi.




















Hele bir kavanozdaki kanola balı dikkatimi çekti, süt gibi bembeyazdı.















Laf açılınca bir ara bal kodeksi değişecek dedi, baldaki nem oranını konuşurken, daha önce arıcılardan toplanmış balların analiz sonuçları var dedi.
Bende örnek bal vermiştim sonucunu görmek istedim.




















Bana tüm ilden örnekleme için toplanmış balların Furkan Yardibi adlı bir gıda mühendisinin yüksek lisans projesinde kullanıldığı söyledi.

3 Mart 2010 Çarşamba

Kovan numaralama:

Kış bakımı yaptığım kovanların sıra numaraları için, boş olduğum bir gece kartonları kesip, hazırladım. Kovanda yapılan ve yapılabilecek işlerin karışmadan sürmesi için her kovana bir numara vermek gerekiyor.
Kestiğim bu sayıları kovan kayıt plakalarında ki numaralara uygun olarak sıraladım.
Sonra sırasıyla kavanların numaralarını yazdım.
Numaralar büyüklük olarak yeterli gördüm ve bütün kovanlarda aynı yere gelecek durumda yazdım.
İşlem bittikten sonra numara kartonlarının durumu gözüküyor. Yeniden kullanmak üzere kaldırdım.
Geçen yıldan kalmış nişastasız pudra şekeri taşlamış, Bende onu arılara verecek şekilde kırdım.
kovan içine, çerçvelerin üzerine koydum.
Bunun yanında bütün kovanlara bir bardak koyu şerbette verdim.
Aşı kalemi almak için yandaki köye gitmiştim, sepet kovanları resimledim.
Burada kararmış petek altları kesilip alınmış. Yeni petek yapıp; daha geniş petek gözlü olması amaçlanmış.
Aynı modern kovanlarda olduğu gibi baharda beyaz petek kullanılması sağlanıyor.
Burada bu karamış peteklerin alınması işleminin adı "Martlama" olarak geçiyor.
Artık bahar kendini göstermeye başladı soğuklar olsa da kısa süreli oluyor.
Baharın en güzel belirtisinden biriside kardelenlerden sonra açan bu yer çiçeği.

Ağaç çiçekleri de açmaya başladı en erken çiçek açan ağaç olarak "kızılcık" iyice sarı çiçeğe büründü.
İşin tersi de erken çiçek açmasına rağmen, kızılcık en geç meyve yapan ağaçlardan.