25 Şubat 2009 Çarşamba

Tatil Bitti:

Sayın Arı Dostları:
Bir insanın okul öncesi, okulda, okumuşsa yüksek öğrenimden, askerden, işten, mahalleden arkadaşları olabilir.
Bu arkadaşlarını anılarıyla hatırlayıp severler.hayat arkadaşı vardır aşkla sevgiyle sever. Bunların hepsi aralarınadan hiç bir şey olmadan olan sevgidir.
Ama arıcılıkta, arı dostları arasında sevgi bağlantısını sağlayan arı gibi kutsal varlık olan üçüncü bir canlı vardır, ondandırki arıcıların arasında daha büyük sevgi bağı vardır.

Tartışmalar her geçen gün sertleşiyordu, hiç bir arkadaşımın kalbinin kırılmasına gönlüm elvermedi, o yüzden tartışan arkadaşlarımın dikkatini başka yöne çekebilmek için amacıyla önceki yazıyı yazdım.
Hiç bir şey yazmadan tatile de çıkabilirdim ama tartışmalar için etkili olmayabilirdi.
Belki tartışan arkadaşlarının birisi veya her ikisi bana darılmış olabilir hatta üçüncü kişilerde kızabilir.
Tartışmaların daha kırıcı boyutlara ulaşmaması beni mutlu eder.
Kimseye darılmaya ve kızmaya hakkımda yok, bütün arıcıların birbirini sevgiyle kucaklayıp sanal alemdeki işlerimize devam ediyoruz.
Sevgi ve saygılarımla.

17 Şubat 2009 Salı

Zorlamayla tatil

Sayın Arı Dostları:
Tam yara kabuk tutuyor arkasından kaşıyorsunuz yeniden kanıyor. Son günlerde anlamsız yazılar bir çok arıcıya bıkkınlık verdi, herkesin kafası karışık ve uzaktan izliyorlar.
Herkes benim yazdığım doğru diyor, doğruyu anlatmak için birden çok yol vardır ama en zorunu seçip birbirinin kalblerini kırıyorlar.
Sanal arıcıların arasına gizli bir el girip hepsini paramparça ediyor.
Parçalanmak çok kolay ama birlik olmak çok zor.
Böyle anlamsız tartışmaları kınıyorum. pasif direnişe geçiyorum ve bir hafta süreyle bilgisayarımın düğmesini açmayacağım.

Bir hafta sonra bütün arı seven dostlarımla buluşmak üzere saygılarımı ve selamlarımı sunuyorum.

15 Şubat 2009 Pazar

15 şubat 2009 kış mı? bahar mı? karar verin.

Eskiler derki "şubat kısa aydır ama ne yapacağı belli olmaz" tam da öyle oldu.
Pazartesi gününden beri yağmur yağıyordu. bütün kış yağması gereken yağış bir haftaya sıkıştı gibime geldi.
Dün sabah başlayan kar akşama kadar sürdü, gecede sabaha kadar yağdı sonuç bu oldu.
Kar yağmurla karışık olarak başladı her yer ıslak olduğundan yapıştı.

Ağaç dalları yeşil çiçeklerin üstü her bem beyaz oldu.

Başka bir görüntü


Köy girişinden ana yola doğru çekilmiş bir resim yandaki tarlalar yeşil buğdaydı görüntü beyaza döndü. yoğurtlu ıspanak gibi olacaktı ama yoğurdu biraz fazla geldi.

kar kalınlığı konusuna gelince duvarın üzerine yağan karın kalınlığından belli oluyor.

Elle yapılan ölçüm ancak bu kadar oluyor, herhalde 20 cm civarında var.
Birde kasım günü için belli kıstaslar vardır. bunlardan birisi "kasım 100 dere tepe düz"yani bir deyişe göre kar yağışından her yer dümdüz olurmuş.
Bu kış aylarının son günleri anlamınada geliyor. bundan sonra hızla bahara yaklaşıyoruz.
Bu yağışların bala dönüşmesini diliyoruz.





14 Şubat 2009 Cumartesi

Size bir tarih tanıtmak istiyorum:Müzeye konulacak kadar eski sayılabilir.
Bir ay kadar önce Tarım İlçe Müdürlüğüne gittim, arıclık bölümüne bakan arkadaş Sayın Mehmet Ali Yoldaş'ın önünde bir liste vardı. Şöyle bir baktım ilçe ve köylerinde bulunan bütün tarım makinelerinin dökümü yapılmıştı.
İncelerken birde baktım "Mısır taneleme makinesi yazıyor toplam üç tane varmış.
Bende bu yazıyı görünce sonbaharda resimlediğim makineyi anlatmak istedim.
Eskiden mısırın elle toplandıktan sonra tanelerini ayıklamak bir hayli zorken bu makine çıkınca çiftçilerin işleri kolaylaşmış.
Şimdi bu makinenin yerini biçerdöverler aldı tarladan el değmeden doğrudan kurutmaya ve oradan ambara gidiyor.
Bu makine Türkiye'ye 58 yıl önce girmiş yaşı 80 e yakın sanırım, asıl gövdesi eskimiş ona aslına uygun bir gövde yapılmış, tabiki birazda derme çatma, yeterki görevini yapsın düşüncesiyle olmuş.


İçinde dönme sayısını arttırıcı bir büyük bir küçük dişli, küçük dişlinin miline dıştaki hız artırıcı volan bağlı, içeride de aynı milde büyük seyrek içe konik, mısır tanelerini eksen boyunca çeken dişli var.
Çevirme koluna bağlı içeride büyük dişli ve yan yüzünde ufalamam tırnakları olan disk var.

Üst tarafından konulan mısırın seyrek dişliye doğru sıkıştırılıp tanelerinin ufalanması için ağırlık topu var.
dişliler öyle yerleştirilmişki içini atılan mısır koçanını ekseni etrafında döndürüyor ve hemde aşağıya doğru çekiyor ve alttan temizlenmiş boş koçan çıkıyor.

Üstte besleme deliği veya özel hunisi var, bu huniye mısır tek tek dikine atılıyor.
Makinenin kolu çevriliyor, hızlanınca bir taraftanda mısır atlıyor, mısır kuru olunca daha iyi ayırma yapıyor.
Çalışması bir kişi tarafından yapılabiliyor.
Havalar kapalı olunca daha çok arıcılık dışı yazılar akla geliyor ama ikinci ürün olan bu mısırın üst püskülüne arıların çok konduğu görülünce arıyla bağlantı kurmadan edemiyoruz.
Şimdi dışarısı bembeyaz kar başka bir işimiz de yok.
Eskiler "kasım günü 100 dere tepe düz" demişler, herhalde bu olsa gerek



11 Şubat 2009 Çarşamba

Kovanda köşe birleştirmesi:

kovanlarda köşe birleştirmeleri genel olarak üretim kolaylığı bakımından lamba açılarak bindirmeli olarak yapılırlar.
Yurt dışında yapılan kovanlarda köşe birleştirmeleri uygun ölçüde kesilip geçmeli olarak yapılıyor.
Bende bir örnek olarak bir adet ballık yaptım.
İki adet 25 x 260 x 435 mm ön ve arka parçalar için
İki adet 25 x 260 x 505 mm yanlar için
Ön ve arka için olan parçaların çerçeve askı yerlerini açıp
Parçaları hazırladım, sonra markaladım. Daha sonra her parça numaralandırıp boşaltılacak yerler işaretlenip, erkek ve dişi olarak kontrol edilip kesim işlemi yapılır.
Yanyana gelecek her parça takıştırılıp hataları düzeltilir.

Takıştırılan dört parça daha sonra geçmelerden çivilenir veya vidalanır, boyanıp kullanılacak duruma getirilir.
Bu geçme şeklinin lambalı geçmeye göre daha sağlam olduğundan kullanılması düşünülür.
Yapımı işçilik istediğinden uğraşılmaz. ancak el emeğini ortadan kaldırmak amacıyla makineli olarak üretim yapılarak yapım kolaylığı sağlanmıştır.

6 Şubat 2009 Cuma

Çiçekler

Dün İstanbul dönüşü Esenler otogarının arkasında bulunan büyük mağazaların birisini otobüs biletini bir saat sonraya alarak aceleyle gezdim.
Bahar yaklaşıyor tabiki gezilecek yerlerin başında çiçeklerin bulunduğu bölüm oluyor.
Bende öyle yaptım ve bende bulunmayan renkte olan çiçeklerden bazılarını aldım.
İki renk hercai menekşesi yoktu onlardan aldım. Çuha çiçeklrin renklerini beğendim evde yerli iki değişik renkli olanı vardı. araştırdım bende olmayan yedi renk buldum. "Beyaz, mor, pembe kırmızı renkler".

Diğer ikisi "koyu pembe ve alev kırmızı"


Son ikisi de "kavun içi sarı ve kırmızı"
Bahçeye dikilince güzel duracağını sanıyorum.

Bahçede ki kardelenleri topluca resimledim buradaki adı " akbardak" açalı epey oldu. Kışın bittiğini müjdeleyen ve en erken açan çiçekler daha çiğdemler açmadı bile kardelenler açalı iki haftayı geçti.

Açalı iki haftayı geçti demiştim işte belirtisi artık çiçekleri solmaya başladı.

Zamanı gelince çiçekler boş durmuyor yani zamanı boşa geçirmiyor. işte görülüyor, toprağı patlatıyor çıkıyor.
Buradaki adı "sarı zöhre" denilen sağda solda çok sayıda bulunan bir çiçek, zamanı gelince her yer sarı çiçek oluyor.

Bunlarda kuytuda kalmış daha önce büyümüş olanlar, yakında açarlar.
Bu gün arıcılık dışına çıktım ama yine de arı ile çiçeğin ortak bir yaşamı olduğu için her ikiside birbirine muhtaç, bu durumda çiçeklerde konularımızın içinde olması uygun bir durum olarak görüyorum.
Bazen böyle yelpazenin dışına çıkmak iyi olacak.





1 Şubat 2009 Pazar

Bugün değişik bir şerbetlik yaparak resimledim.
Bu şerbetliğin kitaplarda adı doolittle şerbetliği veya arıcılar arasında çanta şerbetlik, sallama şerbetlik veya çerçeve şerbetlik diye adlandırılır.
Aynı zamanda kovan içi bölme tahtası olarak kullanılır.

Yapılışı:
15 x 30 mm ölçüsünde çıtalardan iskelet yapılır.
iskelet için:1 adet 405 mm boyunda taban parçası, 2 adet 235 mm boyunda yan parçalar, 2 adet 150 mm boyunda askı parçalarının birleştirme yerleri tutkallanıp çakılır.çakılırken askı parçaları 16 mm çıkıntılı olarak çakılır.
iki yanına 435 x 250 mm ölçüsünde duralit kesilip poliüretanlı (köpüren tutkal)tutkalla çivi yardımıyla çakılıp yapıştırılır.


Duralit yerine kontraplaktanda yapılır ama fiyat açısından uygun değildir. hiçbir zaman MDF kullanmayınız çünkü tatlı olan şerbeti MDF emiyor sonra arılar tarafından kemiriliyor bir mevsimlik ömrü oluyor.
Duralit tabaka ölçüsünden hiç fire vermeden kesiliyor.


İçine 3 x 20 x 380 ölçüsünde ağaçtan şamandıra konuluyor.
İçine konulan şamandıra delikten konulamadığı için ikinci yüzey çakılmadan önce içine konuluyor.
Şamandıraya üç adet küçük çivi çakılıyor yarısı alttan çıkıyor yarısı üst tarafta kalıyor bunun nedeni şerbet bitince kuruyup şamandıra tabana yapışıyor, görevini yapamıyor, arı ölümleri olabiliyor. Çiviler yardımıyla çok az yerinden tabana yapıştığı için kolayca kalkıyor.aynı zamanda şamandıra eğik durduğu için arılar altındaki şerbeti de alabiliyorlar.

Ağız bölümü üstteki iç örtü tahtası veya örtü bezine yapışıp arı girişini engellememesi için arılara bakan tarafı 15 mm derinlikte kesiliyor.
Bu şerbetlik yaklaşık 2,5 kg şerbet alıyor ama arıcılar bu kadar şerbeti veremezler.
İyi bir yönü içine konulan şerbetin sıcaklığı kovan iç sıcaklığına çok yakın olduğundan arılar şerbeti almakta zorluk çekmezler.
Birde tabana değmediğinden arılar şerbetlik dışına konulan ballı çerçevedeki balı taşıyabilirler.
Bu şerbetlikle kovan içi daraltma yapıldığından üst örtü bezinin arıların olmadığı bir yerinden küçük bir havalandırma deliği bırakılarak kovan içi nem dengelemesi yapılabilir.