Bir iş için yakın çevrede bir geziye çıktım. Dönüşte değişik yoldan gelirken adını hatırlayamadığım bir köy çıkışında bir tarih yakaladım.
Yakınından geçerken arabayı durdurup inceleme yaptım.
İnsanların elektiriği tanımadan önce değişik enerji kaynaklarını kullanmışlar, bunlardan biriside rüzgar enerjisi.
Burada Rüzgar enerjisini kullanan bir yel değirmeni.
Tabiki yel değirmenin asıl pervane kısmı yok olmuş, bina gövdesi taş yapı olduğundan ayakta kalmış, Yaklaşık çapı 6 metre kadar içten yüksekliğide o kadar, güneye bakan tarafta kapısı var.
İçerisinde buğday öğütmek için olan kayası duruyor. terk edilmişliği üzüntüsüyle yan yatmış, el atacakları bekliyor gibi kapıya hüzünle bakıyor.
İçerisinde buğday öğütmek için olan kayası duruyor. terk edilmişliği üzüntüsüyle yan yatmış, el atacakları bekliyor gibi kapıya hüzünle bakıyor.
Çevre insanları duyarlıymış hiç bir şeyini ellememişler, yalnızca doğal bir şekilde yıkılmaya başlamış.
Hani derler ya ocağına incir ağacı dikeceğim diye burada da incir ağacı çıkmış yavaş yavaş yıkımını yapıyor.
Zamanı gelince bir tarihi yapı deyip el atanlar çıkması dileğiyle.
Arıcılar için bir yenilik görüntüledim. "kovan iç örtü bezi" bez plastikle güçlendirilip daha sert ve dayanıklı duruma getirilmiş.
Üstten besleme için besleme kutusunun deliğinin geldiği yer kolayca açılacak şekilde yapılmış.
Ne kadar kullanışlı olduğu önümüzdeki yıl kullananların yorumu ile belli olacak.
1 yorum:
murat abi harihi eserin bir anönce ele alınıp restore edilmesi dileği ile
plastık kovan örtüsüne sıra gelincebenim ve yusuf şimşağın görüşlerini belirteyim biz hiç kullanışlıbulmadık çünkü kovanın üstüne yapışmıyor kapağı kaldırır kaldırmaz arı dışa taşıyoraylarca kapak uzerinde durduğu halde kapakkaldılınca taşmalar oldu.
Yorum Gönder