31 Mart 2011 Perşembe

Bahar gelince

Soğukların ardından hava biraz yumuşayınca bahar kendini gösterdi, çevre değişmeye başladıEski yıldan kalan ana arı üretme kutucuklarında kullanılan çerçeveler gelişmiş kovanlara konuldu.
Önümüzdeki günlerde daha temiz peteklerden yenisini yapmayı düşünüyorum, artık petekler kararmış.
Küçük çerçeveyi koyarken ana arısını da gördüm.
Bütün kış yeşil olarak bekleyen buğdaylar havanın yumuşamasıyla birden boy atmaya başladı.
Bulunduğum yerde erik ağaçları çoğunlukta olduğundan, çiçekli ağaç olarak onlar göze batıyor.
Arılığımın karşısında yaklaşık 300 metre kadar uzakta kanalo tarlası var,daha çiçek açmadı, bu yıl biraz geç olacak gibi duruyor.
Kanaloların boyları görüldüğü gibi daha kısa gözüküyor, Kanola çiçek açınca besleme sorunu azalıyor.
Çoğalmak için baharı bekleyen hayvanlar da görülmeye başladı.
Bu da yumurtasından çıkmaya çalışan bir kaz yavrusu.
Çıktıktan sonra iki günlük halleri artık bundan sonra hızla gelişirler.

26 Mart 2011 Cumartesi

Uzun süreli soğuk olunca

Bu yıl bahar geç gelecek, bugün 26 mart olmasına rağmen erikler çiçek açmaya başlamak üzereler.
Kış yumuşak geçmesine rağmen mart ayı soğuk geçiyor.
14 martta hava soğudu arılar uçma yapmadılar salkıma girdiler, ta 24 mart perşembe günü hava açtı.
Bende günü değerledirme için şerbet verdim.Bugünün şartlarına göre iyi bir kovanın açlıktan öldüğünü gördüm.
Bu durum bazı yıllarda nisan hatta mayıs ayında olabiliyor.
Arıcılar arasında bir deyim vardır
"güçlü arı nisanda ölür"
Dört çerçeve arasında salkımdayken ölmüş.
Petek gözü içine girip açlıktan ölen arılar görülüyor.
Hemen hemen her göze arılar girmiş.
Petek bir hafta gibi bir sürede küflenmiş.
Ölü arıları çıkartmak için biraz uğraştım hepsini çıkaramadım.
Salkımda tutunamayan ve ölen arılar kovan tabanına dökülmüşler.
Onlarda kovan tabanında küflenmişler.
Akşam üzeri rüzgarlı havada arılar pek çıkmıyordu.
Birer bardak ılık şerbet verdim

13 Mart 2011 Pazar

İlk şerbeti verdim.

Bir haftalık soğuğun ardından iki gündür bahar havası başladı.
Hemen şerbet yaptım, Bu gün arılara bakmak için arılığa gittim.
Bir kaç arıya bakınca karşıma güçlü bir arı ailesi geldi, zaten kışa da 7 çerçeve olarak güçlü girmiş bir kovan.
İçindeki şerbetlik kış boyunca kovan içinde kalıyor.
Şerbetlik altında arıların kendi yaptığı ballı petek bulunuyor.
Bu petek altındaki erkek gözlü olduğu için, ilk baharda ana yumurtladıktan ve petek gözleri kapandıktan sonra varrao ile savaş için kesilip atılıyor.
Yumurta alanını görmek için çıkardım, üzerinde ana arı da vardı ama bal durumunu beğenmedim.
Kovanlarda daha çok genç işçi arılar var, sonbaharda çıkanlar kalmamış, hepsi parlak renklidiler, genç görünümlüler.
Bu kovan geç bölmelerden birisi kışa epey az arılı girmişti.
Ana arı genç olunca sorun olmamış ve gelişmiş.

Geçen haftaki soğuklar arıları etkilemiş.çok az yavru alanı görülüyor.
Dikkatli bakılırsa yeni yumurta ve kurtçuklar, hemen yanında çiçek tozları gözlere doldurulmuş, onun dışında da bal gözleri var.
Bir şey daha bal dolmuş petek gözleri tepeye kadar doldurulmasına karşılık, çiçek tozu daha az dolduruluyor.Petek gözleri içinde kremalaşmış bal var, çok az kullanılır bal var.
Arılar petek gözlerini açıp balı işliyorlar.
Artık yolumuz açık, mevsime göre arılar hızla gelişir.
Kovan başı bir çay bardağı kadar koyu şerbet verdim.

11 Mart 2011 Cuma

Eski formik asitçi:

İlçenin eski arıcılarıdan asıl mesleği terzilik, arıcılık konusunda hatırı sayılır bilgisi olan GAZANFER YILGÖR.İlçede arıcılık konusunda kimin başı sıkışsa başvurulan kişidir.
Kırlareli korumalı bölgesi belirlenmeden önce her yıl baharda arılarını Kofçaz köylerine götürür, bahar balını alır, haziran sonunda ayçiçeğine gelirdi.
Bölge yasaklanınca sabit arıcı olarak 100 civarında kovanla işini sürdürüyor.

Asıl konu olan varrao ile savaşta asit kullanımını konuşuyorduk.

Ben formik asiti 1975 yılında İstanbuldan getirtip kullandım dedi;

Önce kartona sonra kestiği kavak çubuklarına formik asiti emdirip kullanmış.

Yaşına rağmen arıcılık konusun çok geniş bilgi sahibi, uygulamalarını da bilgisine paralel yönde yapıyor.

7 Mart 2011 Pazartesi

Bahar gelmeden gezi iyi oldu:

Bir kaç günlük gezi yaptım.
üç gün işlerim vardı, arada bir de arıcılık sanal dünyasındaki arkadaşlarla görüştüm.Salı günü Sayın Halil Bilen'le beraber onların arılığına gittik.
Sabah şehirde hava soğuktu, yola çıktık.
Arıları, eskiden benim de arılarımı koyduğum, Eskişehir'in kış olmayan bölgesinde.
Buraya gitmek için denizden yükseklik olarak 788 metreden 1300 metreye çıkılıyor sonra kısa sürede 220 metreye iniliyor.
Bu resim vadiye inişin başladığı yer denilebilir.
Biraz daha yaklaşılınca aşağıdaki Karaoğlan köyü belli oluyor.
Tarih 3 mart badem çiçekleri açmış görünüyor daha erkende olabilirdi.

Yer çiçekleri de açmaya başlamış.
Sarı papatya benzeri çiçekler ve çevrenin "sormak" dediği beyaz ballıbaba da açmış, Bu çiçekten iyi bal özü geliyor, bir aydan fazla çiçekli kalıyor.
Sabah hava serindi bizde biraz çalıştık, arılarla poz vermek de iyi oldu.
Sayın Halil Bilen' de bunlar benim dedi poz verdi.
Dönüşte hava sıcaklığı 24 derece olmuştu.

Daha önce de ana arı yetiştirme kutularındaki kışlama deneylerini inceledim, başarılı oldukları görülüyor.


Şehirde arıcıların gittiği toplanma yerinde çoğumuzun tanıdığı Sayın Bünyamin Yiğit ve vadide ki Sarıcakaya ilçesinde ormancı olan arıcı mehmet Eminle oturup sohbet ettik.